Bu blog yazımın başlığını çok önceden planlamıştım. COVID-19 nedeniyle üzüntü ve kaygılar yaşadığımız bugünlerde başlığı değiştirip değiştirmemeyi çok düşündüm. Sonra bunun umut verici, biraz çocukluğumuzu hatırlatıcı, biraz romantik bir başlık olduğunu düşünerek böyle kalmasına karar verdim. Umarım sizler de aynı şekilde hissedersiniz.
COVID-19 nedeniyle çoluk çocuk evde kaldığımız bu günlerde ne kadar çok anı biriktiriyoruz, bilmem sizler de farkında mısınız? Rutin hayatımızdan çıktık, yepyeni şeyler görüyor, öğreniyor ve yaşıyoruz, çocuklarımızla beraber evlerimizde daha çok vakit geçiriyoruz ve oldukça da kaygılıyız. Bugünlerde yaşadıkları pek çok şey, çocuklarımızın yaşına bağlı olarak, onlarda az ya da çok iz bırakacak. Dilerim bu süreçte, tüm çocuklar, güzel, olumlu izler bırakan anılar biriktirsinler…
Pamuk şekerin de pek çok yetişkinin yaşamında güzel izleri vardır. Yanımızdan elinde pamuk şekerle geçen bir çocuk gördüğümüzde pamuk şekerin peşine takılıp kendi çocukluğumuza gitmemiz bu yüzdendir. Orada kendi çocukluk anılarımızla buluşuruz. Bu bazen güzel bir anıdır. Annemizle yaptığımız bir kek, babamızla yaptığımız bir sohbet, ailece gittiğimiz bir piknik, güzel bir karne günü, aldığımız bir hediye canlanıverir gözümüzde. O kadar ki adeta o kekin kokusunu duyar, piknikte yediğimiz yiyeceklerin tadını alırız yeniden.
Hep güzel anılarımız mı vardır hafızamızda? Bazen de olumsuz bir anı canlanıverir. Annemizin çok kızdığı bir olayı, babamızın günlerce yüzümüze bakmadığı bir yaramazlığı, ailemizin parasız kaldığı bir zamanı, çok sevdiğimiz bir arkadaşımızın başka şehre taşınmasını hatırlayıveririz. Yaşarken çok sıkıldığımız, çok üzüldüğümüz bir olay yıllar sonra bambaşka görünür gözümüze. Bazen neden üzüldüğümüzü anlayamayız bile. “Çocukluk işte” sözü dökülüverir dilimizden.
İyi olsun, kötü olsun tüm anılar yıllar sonra bile bizi etkiler. Çok kıymetlidir çocukluk anılarımız.
Ya hiçbir çocukluk anımızı hatırlamasaydık? Ne kadar sarsıcı olurdu değil mi? Elbette pek çoğunu hatırlıyoruz ama bunların yanı sıra farkında olmadığımız, hatırlayamadığımız bazı yaşantılarımız vardır. İşte en kötüsü bunlar! Aslında bizi o hatırlayabildiğimiz en kötü anılardan bile daha çok etkileyen ama bir türlü çözemediğimiz daha doğrusu hatırlayamadığımız anılar. “Görünmez yaşantılar!” Anneniz veya babanız size kötü davranmamıştır, bağırmamıştır, azarlamamıştır, alay etmemiştir. Ama içinizde sürekli bir sıkıntı, bir huzursuzluk, bir kaygı, kendini suçlu görme vardır ve nedenini çözemezsiniz. İşte o çözemediğiniz neden “duygusal ihmal” olabilir. Duygusal ihmal en kısa tanımıyla çocuğun duygusal gereksinimlerinin karşılanmamasıdır.
O halde çocuğun duygusal gereksinimleri nedir diye soruyorsunuz değil mi?
Bir bebek doğduğu andan itibaren sevilmek, kabul görmek ister. Ağladığı zaman annesi yanına gelsin, onu kucağına alsın, onunla tatlı tatlı konuşsun ister. Bir sıkıntısı olduğunda annesi koşarak gelip onu bu sıkıntılı durumdan kurtarsın ister. Bu dünyada istenen, değer verilen bir varlık olup olmadığını annesiyle kurduğu bu ilk ilişkiyle öğrenmeye başlar. Büyüdükçe sosyal ve duygusal gereksinimleri de farklılaşır. Korktuğunda yatıştırılmak, kızdığında anlaşılmak, heyecanlandığında paylaşmak ister. İnsanın duygusal gereksinimleri son nefesini verinceye kadar da devam eder. Bu gereksinimlerin karşılanmasında çevremizdeki kişilere önemli bir rol düşer. Bu kişi, önceleri annemizdir, babamızdır, ilk bakım veren kişidir, sonra büyük ebeveynler, kardeşler, öğretmenler, arkadaşlar, sevgililer, eşler, çocuklar eklenir bu listeye.
Duygusal ihmal çocuğun duygusal ihtiyaçlarına yeterince cevap verememektir. Örneğin çocuğumuzun üzüldüğünü fark etmemek, neden üzüldüğünü bir türlü anlayamamak, onu uygun şekilde teselli edememek, yatıştıramamak, sakinleştirememek duygusal ihmaldir.
İşte tam da bu nedenle duygusal ihmalin yıllar sonra hatırlanması çok zor, hatta imkânsızdır. Çünkü bir şey yaşanmamıştır. Bu nedenle duygusal ihmali fark etmek zordur. İhmalin görünmesi, hatırlanması zordur ama izleri çok derindir. Duyguların yıllar boyu fark edilmemesi, uygun şekilde cevaplanmaması, göz ardı edilmesi daha sonraki yaşamda pek çok probleme yol açar. Bu kişiler öncelikle kendi duygularını tanımakta zorluk çekerler. Kendi duygularını tanımadığı gibi bunlarla baş etmekte de zorluk çekerler. Bunun doğal bir sonucu olarak karşısındaki diğer kişilerin duygularını tanımakta da yetersizdirler. Sadece üzüntü duygusunun değil, çocuğun, kıskançlık, suçluluk, mahcubiyet, öfke, sevinç gibi tüm duygularının anlaşılması gerekir. Çocuk için bu duyguların, tanıdığı ve tanımadığı herkes tarafından yaşandığını bilmesi, duygularından korkmaması, bunları rahatça ifade etmesi çok önemli, gerekli ve değerlidir. Buradaki kritik nokta tüm duyguların toplumun kabul edeceği bir şekilde ifade edilmesidir, yok edilmesi değildir. Oysa çoğu yetişkin çocukların duygularını yok saymaya, görmezden gelmeye ve bastırmaya eğilimlidir.
Ülkemizde ve Dünyada yapılan çalışmalar duygusal ihmal konusunda çok yüksek oranlar ortaya koymaktadır. Duygusal ihmali önlemenin tek yolu da bu konuyu konuşmak, anlatmak, bilinç yaratmaktır. Burada anneler devreye girer. Çünkü bir çocuğun doğduğu andan itibaren duygusal gereksinimlerini karşılayacak en önemli kişi annedir. İşte tam da bu nedenle projemizin adını annelere ithaf ederek “Geleceğe Dokunan Anneler” koyduk. Anneleri bilinçlendirmek için yola çıktık. Şimdiye kadar pek çok seminerde, Ülkemizin farklı illerinde, farklı eğitim düzeyinden annelerle buluştuk. Her biri çocuklarını çok seven, çocukları için iyi bir gelecek hazırlamak isteyen, bunun için hiçbir fedakârlıktan kaçınmayan, sevgi dolu annelerdi. Bu seminerlerde karşılıklı pek çok şey öğrendik. Bazıları çocuğu daha uslu olsun, bazısı daha güçlü olsun, bazısı daha iyi eğitim alsın diye, bazısı kendi annesinden gördüğü yöntem bu olduğu için veya farklı nedenlerle “duygusal ihmal” yaptığını fark etti. Annelerle konuştuk, sohbet ettik, sorular sorduk, cevaplar verdik, bazen çözümleri bulmak için proje ekibi olarak bilgilerimizi birleştirdik, öneriler geliştirdik. Deneyimlerimiz her seminerde, her bir anne ile konuşurken artıyor. Biz Geleceğe Dokunan Anneler Proje Ekibi olarak daha çok anneye ulaşmak, daha çok öğrenmek, öğrendiklerimizi çantamıza doldurup her gittiğimiz ilde yenilerini de ekleyerek, paylaşmak istiyoruz.
Hedefimiz ülkemizdeki tüm annelerle buluşmak…
Prof. Dr. İsmihan ARTAN
Çocuk Gelişimci
Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi
Daha detaylı bilgi için: Epsilon Yayınevinden Çıkan Erken Çocukluk Döneminde Duygusal İhmali Fark Etme, Tanıma ve Önleme Kitabımızı (https://www.phocagoods.com/tr/urunler/kategori-kitap-gelecegedokunananneler)
YouTube kanalımızı
https://www.youtube.com/channel/UCjLATZJfSHE3Od57U3NNTsQ/videos
Instagram hesabımızdaki paylaşımlarımıza gözatabilirsiniz.
https://www.instagram.com/gelecegedokunananneler/
Comments