top of page
Ara
  • Geleceğe Dokunan Anneler

Gerçekte Kim Vurdu?





Hacıyatmazı bilirsiniz değil mi? Yere nasıl bırakılırsa bırakılsın, dibinde bulunan ağırlık sebebiyle dik bir durum alan oyuncak. Küçükken hemen hemen hepimiz en az bir kere görmüş veya oynamışızdır. Şimdi, plastikten yapılmış, sizin boyunuzda, sevimli mi sevimli yüzü olan bir hacıyatmaz düşünün. Size bir sorum olacak. Bu hacıyatmazla karşı karşıya kaldığınız zaman ne yaparsınız? Lütfen bu yazının kalanını okumadan önce kendinize birkaç saniye ayırın ve bu oyuncakla ne yapacağınızı düşünün. Düşündüyseniz ve bir cevap verdiyseniz okumaya devam edebilirsiniz. Ben derslerde her yıl bu soruyu üniversite öğrencilerine sorarım. Öğrencilerimiz genelde “oynarım”, “dans ederim”, “evcilik oynarım”, “severim”, “konuşurum”… gibi cevaplar verir. Peki, acaba küçük çocuklar ne yapar, hiç düşündünüz mü?


Albert Bandura isimli Kanadalı bir psikolog da 1960lı yıllarda bu sorunun cevabını merak ediyor. Ama aslında çok daha farklı bir merakı var Bandura’nın. Öfke gibi sosyal davranışların öğrenilmesinde gözlem ve taklit etmenin etkisi olup olmadığını ortaya koymak istiyor. Çünkü çocukların, başkalarının davranışlarını gözleyerek, izleyerek öğrendiklerini ve bunu da sosyal bir ortam içinde yaptıklarını düşünüyor.


İşte böylece, çocukların boyunda, patlamayan plastikten yapılmış, sevimli bir palyaço yüzüne sahip olan bir hacıyatmazı kullanarak bir deney yapıyor. Bu hacıyatmaza bir de isim veriyor: Bobo Doll.


Bandura ve arkadaşları Amerika Birleşik Devletlerinin dünyaca tanınan üniversitelerinden biri olan Stanford Üniversitesi’nin Anaokuluna devam eden 3-6 yaş arasındaki çocuklarla çalışıyorlar.


Öncelikle bir oda düzenliyorlar. Bu odada patates baskısı, resim araç gereçleri, plastik çiftlik hayvanları, çay takımı, ayıcık, silah, tahta çekiç, dart tahtası ve hacıyatmaz gibi oyuncaklar var. Deney oldukça karmaşık, uzun ve birkaç aşamadan oluşuyor ama ben size, bizler için önemli olan bir kısmından söz etmek istiyorum.


Deney için özel olarak düzenlenmiş olan bu odaya bir yetişkin tek başına giriyor ve hacıyatmazı yere fırlatıyor, havaya fırlatıyor, tekmeler atıyor, üstüne oturup yüzüne vuruyor, bağırıyor, bir tokmakla vuruyor ve benzeri saldırgan hareketler yapıyor. Bandura ve arkadaşları bunu çocuklara izletiyorlar. Bugün olsa bu deney, etik kurullardan geçemeyeceği için yapılamazdı. Etik kurul üyeleri haksız da sayılmazlar. Birazdan neden böyle söylediğimi hep beraber anlayacağız.


Çocuklar filmi izledikten sonra o an oynamakta oldukları oyuncaklardan uzaklaştırılıyorlar ve “bunlarla diğer çocuklar oynayacak, sen başka odaya git” deniyor. Ve sonra çocuklar içinde çeşitli oyuncaklar olan deney için özel hazırlanmış odaya teker teker alınıyorlar.


Sonuç?


Şimdi yine yazının kalanını okumadan tahmin etmenizi istiyorum. Acaba çocuklar ne yaptı? Eğer bir karara vardıysanız sonucu okuyabilirsiniz.


Çocuklar Bobo Doll’a yetişkinin yaptığı gibi aynı şekilde, aynı sözcüklerle saldırıyorlar. İşin ilginç yanı deney başlamadan bu çocuklar gözlenmiş ve şu anda yaptıkları saldırgan davranışları göstermedikleri belirlenmişti. Ve maalesef daha da kötüsü yetişkinin yapmadığı yeni saldırgan hareketler de yapıyorlar. Yetişkin hiç silah kullanmazken çocuklar Bobo Doll’a bir de silahla saldırıyorlar. Yani şiddetin dozunu arttırıyorlar.


İşin ilginç yanlarından biri de şu: Çocuklar odadaki diğer oyuncaklarla ilgilenmiyorlar. Odada çay takımı, resim araçları, plastik çiftlik hayvanları gibi başka zamanda olsa severek oynayacakları oyuncaklar olmasına rağmen onları tercih etmiyorlar.


Bu deneyin sonucunda saldırganlık davranışının gözlem ve taklit yoluyla öğrenildiği savunuldu. Savunulmakla kalmadı tüm dünyada hala okutulan, konuşulan bir teorinin temelleri atıldı. Elbette teori, deneyin yapıldığı ilk yıllardan sonra oldukça geliştirildi. Merak edenler için, bu teori sosyal bilişsel öğrenme teorisi.


Biz çocuk gelişimciler öğrencilerimize, derslerde Bobo Doll deneyini anlatırız. Eminim pek çok mesleğin öğrencilerine de anlatılıyordur. Çocuk gelişimciler, psikologlar, öğretmenler, psikolojik danışman ve rehberler lisans eğitimleri sırasında öğreniyorlar. Peki bu deney neden bu kadar önemli? Sadece bu meslek gruplarının öğrenmesi yeterli mi? Hayır! Mutlaka medya mensupları, politika yapıcılar, film yapımcıları, çocuk kitabı yazarları, komşularımız, mahalle bakkalımız, dolmuş şoförleri, belediye çalışanları yani aslında tüm yetişkinler bu deneyi değilse bile sonucundaki bulguyu öğrenmeliler. Kısaca nedir bu bulgu?


Çocuklar öfkeyi görerek öğreniyorlar. Yani öfke bulaşıcı.


Şimdi gelelim yazının başlığına. Başlık, “Gerçekte Kim Vurdu?” diye soruyor. Bobo Doll deneyini okuduktan sonra cevap çok açık değil mi? Çocuk vurdu gibi görünüyor ama gerçekte vuran: anne, baba, öğretmen, komşu, abla, ağabey, çizgi filmdeki kahraman, televizyondaki karakter… Bir kez daha altını çizerek belirtmek istiyorum, çocuklar yetişkinleri görüyor, gözlüyor, izliyor ve taklit ediyorlar. O halde hepimiz, bir çocuk sahibi olalım veya olmayalım toplumdaki her bir çocuk için model oluşturduğumuzu unutmayalım! Bazılarınızın aklına “sadece bu yolla mı öğrenir çocuklar” sorusunun geldiğini biliyorum. Elbette tek öğrenme yolu bu değil ama tarih boyunca mağaralarda, ormanlık alanlarda bulunmuş çocukların, bulundukları zaman kaç yaşında olursa olsun, iki ayak üzerinde yürüyemediklerini, konuşamadıklarını, yüz ifadeleri ile duygularını belli edemediklerini hatırlamakta yarar var. Belki başka bir zaman bu çocukları ele alırız.


Geleceğe Dokunan Anneler Projesi için hem temel kaynakları, hem yıllar öncesinin çığır açmış Bobo Doll gibi deneylerini hem de güncel çalışma, araştırma ve deneyleri takip ederek yeni programlar oluşturuyoruz. Bilgileri, karşılaştığımız her anne grubunun kültürel özelliklerine, çocuklarının gelişimsel düzeylerine, aile yapılarına uygun bir dille aktarmaya çalışıyoruz. Projemizin adı annelere ithaf olunsa da aslında babalara ve toplumun tüm kesimlerindeki yetişkinlere ulaşmaya çalıştığımızı bir kez daha vurgulamak gerek. Çünkü güzel ülkemizde hep beraber huzurla, güven içinde, mutlulukla yaşamak istiyorsak çocuklarımıza iyi model olmamız gerektiğini bir kez daha açıkça görüyoruz.


Prof. Dr. İsmihan ARTAN

Hacettepe Üniversitesi

Sağlık Bilimleri Fakültesi

Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Üyesi



Daha detaylı bilgi için: Epsilon Yayınevinden Çıkan Erken Çocukluk Döneminde Duygusal İhmali Fark Etme, Tanıma ve Önleme Kitabımızı (https://www.phocagoods.com/tr/urunler/kategori-kitap-gelecegedokunananneler)


YouTube kanalımızı

https://www.youtube.com/channel/UCjLATZJfSHE3Od57U3NNTsQ/videos


Instagram hesabımızdaki paylaşımlarımıza göz


atabilirsiniz.

https://www.instagram.com/gelecegedokunananneler/

79 görüntüleme0 yorum

İlgili Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page