“Genç kadın eczanenin önünde öylece duruyordu. Oraya kadar neredeyse koşarak gelmiş ama içeri girmeden kapının önünde kalakalmıştı. Cesaretini topladıktan sonra kapıyı yavaşça itti, içeri girdi. Eczacıyı görünce yanakları pembe pembe oldu. Önce ne diyeceğini bilemezmiş gibi kısa bir süre durdu. Sonra heyecanını ve sesini kontrol etmeye çalışarak bir çırpıda ‘Hamilelik testi var mı?’ diye sordu. Eczacının uzattığı testi aldı, yavaşça eczaneden çıktı. Kapının önünde bir an durdu. Geldiği gibi koşa koşa eve gitti.”
Annelik heyecanı çoğunlukla böyle başlar. Bir test çubuğunun üstündeki çizgiler hiç bu kadar heyecan ve merakla incelenmemiştir. Eğer çizgiler “hamile” olduğunu gösterirse yaşam bir daha hiçbir zaman eskisi gibi olmayacaktır!
Bu andan itibaren her anne babanın, daha doğrusu anne baba adayının büyük bir sorumluluğu vardır: Bir insan yetiştirmek. Bir insan yetiştirirken en büyük yardımcımız, çocuk gelişimi bilgisidir. Çocuk gelişimciler bu bilgilerin ne denli değerli olduğunu bildikleri için çalışmalar yapmakta, anne babalara, profesyonellere, kanun yapıcılara ve toplumun tüm kesimlerine bilgi sunmaktadırlar. Bu yazımda sizlere, kendi izni ile, tez öğrencim Sevgi Arslan Özkılıç’ın yüksek lisans tezinden söz etmek istiyorum. Sevgi’ye bu değerli çalışması ve bu yazıyı yazmama verdiği onay için bir kez daha teşekkür ediyorum. Sevgi Arslan Özkılıç tezinde okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 4-6 yaş arası çocukların, anneleriyle olan ilişkileri ve annelerin çocuğa yönelik ilgileri ile çocukların duygu düzenleme becerileri arasında ilişki olup olmadığını araştırdı. Sonuçlar anne babalara ve çocukla çalışan tüm profesyonellere yol göstermesi açısından çok değerli.
Tüm bireyler için duygu düzenleme becerileri çok önemlidir. Çünkü duygular uygun yerde ve uygun şekilde kullanıldıklarında bireyin sosyalleşmesi, sağlıklı ilişkiler kurabilmesi, yaşamdaki hedeflerini yerine getirebilmesini sağlar; düzenlenemeyen duygular ise bireyin zarar görmesine yol açabilir. Peki, duygu düzenleme nedir?
Duygu düzenlemenin ne olduğunu daha iyi anlayabilmek için şu noktayı önemle vurgulamalıyız: Duyguları düzenleyebilmek için öncelikle duyguları tanımak, anlamak ve ifade edebilmek gerekir. Hem kendi duygularını hem karşısındakinin duygularını anlamak, duyguların nedenleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekir.
Vurgulanması gereken ikinci önemli nokta da şudur: Duygu düzenleme, duyguları bastırma, yok sayma, göz ardı etme DEĞİLDİR! Duygu düzenleme kavramı bilimsel kaynaklarda farklı boyutları ve tanımları ile ele alınsa da bu yazı boyunca kısaca kişinin duygularını başlatma, sürdürme ve kontrol etme becerileri olarak düşünülebilir. Bazı kaynaklarda duyguları yönetebilme becerisi olarak da söz edilir. Duygu düzenleme becerilerine sahip bir birey duygularının farkındadır, duygularını anlar, kabul eder, dürtüsel davranışlarını kontrol edebilir, olumsuz duygular hissettiğinde bile bunları uygun şekilde ifade edebilir.
Duygu düzenleme, genelde olumsuz duyguları azaltma, dengeleme veya engelleme gibi düşünülse de aslında olumlu duyguların düzenlenmesini de içermektedir. Yani duygu düzenleme kavramının içinde hem olumlu hem olumsuz duyguların düzenlenmesi vardır. Örneğin; bir kişinin, başkasının düştüğünü görüp gülmesini engellemesi olumlu duyguların düzenlenmesinin göstergesi iken, kişinin beğenmediği ve istemediği bir hediye alması karşısında gülümsemesi, olumsuz duyguların düzenlenmesinin bir göstergesidir. Aslında amaç, farklı çevre koşullarında ortaya çıkan/çıkacak olan duyguyu engellemek değil, bu duygunun yoğunluğunu kontrol etmek, aynı zamanda uygun şekilde duygusal yanıt vermeyi sağlamaktır.
Pek çok çalışma bebeklerin doğdukları andan itibaren “korku, sevinç, üzüntü, öfke” gibi temel duygulara sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Dünyaya yeni gelmiş bir bebek için tüm duygular yenidir. Yani tüm duyguları ilk kez deneyimlemektedir. Bu dönemde elbette duygu düzenleme becerileri yoktur. Ancak, temelleri bebeklikte atılmaktadır. Temelleri bu kadar erken dönemde atılmakla beraber çocukluk ve ergenlik dönemi boyunca da gelişmeye devam etmektedir. Duygu düzenleme becerileri bireyin kişilik özellikleri ve mizacından etkilenirken, özellikle erken çocukluk döneminde bakım veren kişiden -ki çoğunlukla anne olarak düşünülmektedir- ve yakın çevreden de etkilenmektedir. Bu nedenle duyguların kontrolünü sağlamak için anne baba desteği çok önemlidir.
Bu dönemde anne babanın veya bakım verenin, bebek, yoğun duygularla karşı karşıya kaldığında, kucağa alarak, konuşarak, hafifçe sallayarak, onu rahatlatması, ona model olması duygu düzenleme becerilerinin gelişimi için çok önemlidir. Bebekler büyüdükçe, dil gelişimindeki ilerlemelerle beraber kendilerini ifade etmeye başlarlar. Büyüdükçe aynı zamanda çevresi de genişler ve yaşamına hem yeni yetişkinler hem yaşıtları girer, sosyal iletişim artmaya başlar. Yaşla birlikte tüm duygular da farklılaşır. Örneğin; bebeklikteki korkular farklı korkulara dönüşür. Bir bebek ani ve/veya yüksek seslerden, gürültüden korkarken bir okulöncesi dönem çocuğu karanlıktan, öcüden, hırsızdan korkmaya başlar. İlkokul döneminde sınav korkusu, başarısızlık korkusu gibi korkular gündeme gelir. Kısacası duygular her yaşta vardır aslında. Ama duyguyu ortaya çıkaran nesne, olay, kişi değişir. Duyguyu yaşama şekli, ifade etme şekli değişir. Yaşa ve gelişim düzeyine bağlı olarak kişinin duygu düzenleme becerileri de farklılık gösterir.
Çalışmalar duygu düzenleme becerilerini kazanırken anne babaların model alındığını ortaya koymaktadır. Doğru model sunan anne babaların, çocuklarının zorluklarla başa çıkabilme kapasitesini güçlendirdiği bulunmuştur. Duygularını yansıtmayan, çocukların duygularını önemsemeyen anne babaların çocuklarının ise problemli durumlarla karşılaştıklarında duygu düzenleme ile ilgili sorunlar yaşadıkları bulunmuştur. Çocuklar duygu düzenleme becerilerini sadece model alarak kazanmazlar. Aynı zamanda anne baba, çocuğa verdikleri tepkiler yoluyla rehber olur. Bu rehberlik sürecinde olumlu duygu ifadelerinin pekiştirilmesi ve verilen sözel eğitimler duygu düzenleme becerilerinin kazanımı için önemlidir. Bir araştırmada, anne babaların, çocuklarının duygusal ifadelerine karşı destekleyici yanıtlar vermelerinin, çocukların beklenmedik durumlarda duygularını daha kolay kontrol edebildiği sonucu ortaya konmuştur.
Ayrıca çalışmalar, bu yazının ikincil konusu olan anne baba ilgisinin de, gelişimin hızlı olduğu okul öncesi ve okul döneminde kritik bir öneme sahip olduğunu ortaya koymuştur. Çocuklarına karşı ilgisiz davranan anne babalar çocuklarına değersizlik duygusunu aşılamakta ve duygusal gelişimlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Anne ilgisinden yoksun büyüyen çocukların tüm gelişim alanlarının olumsuz etkilendiği, ruhsal ve davranış problemlerinin görülme sıklığının arttığı vurgulanmaktadır. Anne babaların çocuklarına olan ilgisi evdeki öğrenme sürecini ve okuldaki eğitim sürecini de etkilemektedir.
Tüm bu bilimsel verilerden yola çıkan sevgili tez öğrencim, yürüttüğü yüksek lisans tezinde çocukların anneleriyle olan ilişkileri ve annelerin çocuğa yönelik ilgileri ile çocukların duygu düzenleme becerileri arasındaki ilişkiyi inceledi. Tezinde okul öncesi eğitim kurumuna devam eden 4-6 yaş arası çocuğa sahip olan 305 anne ile çalıştı.
Çocuklarına yönelik ilgilerini belirlemek amacıyla annelere, “Çocuğa Yönelik Anne Baba İlgisi Ölçeği”ndeki soruları yöneltti. Pek çok maddeden oluşan ölçekteki bazı soruları sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu örnek sorular hem çalışmanın içeriğinin daha kolay anlaşılmasına yardımcı olabilir, hem de anne baba olanlar bu soruları kendilerine yönelterek kendi cevaplarını verebilir. Soruların tamamı sözünü ettiğim tezin arka bölümünde yer almakta. Örnek sorular şunlardır:
* Çocuğuma her gün düzenli bir şekilde kitap okurum.
* Çocuğumun seyrettiği programları kontrol ederim.
* Çocuğumun dış görünüşüne özen gösteririm.
* Hafta sonlarını, tatilleri ve bayramları ailece birlikte geçiririz.
* Çocuğumun bir sorunu olduğunda onu dinleyip anlamaya çalışırım.
* Çocuğumla birlikte eğlenceli zaman geçirmek için fırsatlar yaratırım.
* Çocuğumun yapamayacağını düşündüğü konularda onu cesaretlendirerek desteklerim.
* Çocuğumun okulda kazandığı olumlu davranışları fark eder, onu takdir ederim.
…
Tezin pek çok alt başlığı olmakla beraber, bir bölümünde annelerin çocuğuna yönelik ilgileri ile çocukların duygu düzenleme becerileri arasında ilişki olup olmadığı araştırıldı. Tezin sonucunda, anne babalar, çocukla çalışan profesyoneller, kanun yapıcılar için çok değerli olan sonuçlar elde edildi. Ama tek cümle ile özetlemek gerekirse en vurucu bulgu şuydu: ÇOCUĞA YÖNELİK ANNE İLGİSİ İLE ÇOCUĞUN DUYGU DÜZENLEME BECERİLERİ ARASINDA BİR İLİŞKİ VARDIR.
Bu bulgu “Geleceğe Dokunan Anneler Projesi” çerçevesinde şimdiye kadar yürütmüş olduğumuz ve bundan sonra da yürütmeyi planladığımız çalışmaların ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha tartışmaya yer olmaksızın ortaya koymuştur. Projemizin Ülkemizdeki her bir anne babaya, profesyonele, kanun yapıcıya ulaşması dileği ile…
Prof. Dr. İsmihan ARTAN Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi
Çocuk Gelişimi Bölümü
Kaynak:
Arslan Özkılıç, Sevgi (2021). Okul Öncesi Dönem Çocuklarının Anneleriyle Olan İlişkileri ve Annelerin Çocuğa Yönelik İlgisi ile Duygu Düzenleme Becerileri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Hacettepe Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Programı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara.
Comments